Urartu’nun mayası nasıl karıldı?

BARIŞ AVŞAR

“...Aşılması zor dağ yollarını yürüdüm, Nairi Ülkesi’nin 43 kralıyla savaştım, onları yenilgiye uğrattım ve bu onların sonu oldu, kanları dağ doruklarından akan seller gibiydi. Ülkenin tümünü egemenliğimin altına aldım ve onları haraca bağladım.” (MÖ 1236-1199)

“…Aşılması zor dağ yollarını yürüdüm, Nairi Ülkesi’nin 43
kralıyla savaştım, onları yenilgiye uğrattım ve bu onların
sonu oldu, kanları dağ doruklarından akan seller gibiydi.
Ülkenin tümünü egemenliğimin altına aldım ve onları
haraca bağladım.” (MÖ 1236-1199)

Sekiz başkenti vardı Hurrilerin. Sekiz beyliğin sekiz baş şehri. Beylerin hepsi ‘kral’dı ama! Kendilerine ‘kral’
deniyordu. Üstelik sadece kendileri değil, düşmanları da onlara ‘kral’ diyordu. Baş düşmanları yani: Asurlar.

Henüz yerleşik hayata yeni geçmekteydiler ve kendi yazılı kültürleri oluşmamıştı Hurrilerin. O yüzden bize en çok düşmanlarının yazdıkları anlatıyor onları: Akkadların, Hititlerin, Asurların… Girişteki alıntı da bir Asur kralı olan I. Tukulti Ninurta’nun yazdırdıklarındandır. “Zor yollarını yürüdüm”, “krallarıyla savaştım”,
“onları yenilgiye uğrattım”, “kanlarını akıttım”, “esir ettim”, “haraca bağladım”… Tam 43 kralı! Asur kralının karşısındaki gücü yücelttikçe övdüğü kendi gücüdür
aslında. Karşısında ‘43 kral’ falan da yoktur. Kuzeyden güneye yıllar içinde akıp gelen yolculuklarını, Van-Muş-Erzurum eksenindeki bir ‘durak’ta sona erdirip
bu bölgeye yerleşmiş boylardır söz konusu olan. Mitanni devletinin dağılmasıyla birlikte bağımsız kalmış boylara bağlı kabilelerin şefleridir Asur devlet aygıtının ve ordusunun yendiği ‘43 kral’!

Nasıl ki bugünün egemenleri yaptıkları her bir işi bin katarak anlatıyor, büyüttükçe büyütüyor, işte Tukulti Ninurta’ların birincisinin yaptığı da odur kendi destanında.

I. Tukulti Ninurta’nın yaptırdığı tapınaktaki yazıt.

Asur kralının anlatımında ‘yenildikleri’ söylenenler, o güne kadar güçlü olduklarından, orduları kalabalık, silahları çok olduğundan değil, coğrafyanın getirdiği avantajla bir işgalin tehdidinden kaçabilmişlerdir. Bağlı oldukları Mitanni
devletinin dağılmasıyla, yaşadıkları dağlık bölgenin sağladığı doğal koruma, Asurlarla karşı karşıya gelmelerini ertelemiştir. Bu
sayede korunarak bağımsız beylikler halinde yaşayabilen bu halk Hurrilerdir. Bir araya gelmek, birlikte hareket etmek, dolayısıyla
gerçek bir ‘krallık’ kurarak devlet organizasyonuna girişmek ihtiyacı duymamışlardır o gün için. Göçerlikten yerleşik hayata geçmişler, kendi şehirlerini kurmuşlardır ancak ‘merkezi’ bir devlet
söz konusu değildir.

Birlik ve Mücadele

Yine Asur belgelerinden öğrendiğimize göre, sekiz boydan/beylikten oluşuyordu
Hurri ülkesi. Ve en az 51 kentleri bulunuyordu. I. Tukulti Ninurta neredeyse her kenti bir ‘krallık’ olarak anlatmış gibi görünüyor. Asurların seferleri ile Tur Abdin
Dağları ve Yukarı Fırat bölgesindeki Hurri halkı yurtlarından sürüldü. Onlarla birlikte, devamı oldukları Mitanni devleti de sahneden çekilmiş oldu. Bundan sonra esir mi olacakları yoksa yeniden ayağa mı kalkacaklarıydı artık mesele.
Dağlar onları yine de koruyacaktı belki ama karşılarında önce Hititleri yenmiş, sonra kendi ülkelerini işgal etmiş bir güç vardı. Asur şimdi de gözünü Babil’e dikmişti. Hurrilerin sekiz boyu ise, ‘federatif’ şekilde bir araya gelmeye başladı.

Asur hükümdarlarının ülkelerine düzenledikleri seferler Van Gölü kıyılarına kadar ulaşmıştı. Ve işte o zaman sürgünle, işgalle mücadele eden bu sekiz boy
‹yükseklerde› bir krallık kurma yoluna girdi. Üstelik karşılaştıkları tehlikeyi iyi tanıdıklarını belli edecek bir hamle yaparak: Diğer halkları da yanlarına aldılar!
Hatta kurdukları krallığın ilk lideri de başka bir halktandı. “Aramu” adlı bu ilk önder Arami kökenliydi. Böylece Hurri-Arami köklerden yeni bir güç yükselmeye başladı. Üstelik onlara daha güneyden, Mezopotamya’dan kaçanlar da katıldı. Bu halkların kaçtığıysa kıtlıktı. Ortaya çıkan yeni ülkeye ‘Urartu’ denildi. Sekiz boyun sürgünü güneyden gelen halkların taşıdığı yerleşik hayata dair daha güçlü geleneklerle buluştuğunda, yeni bir şans kazanmış oldular. Yaşamak ve devam etmek için…
Hurrilerin sekiz boyu tarih boyunca savaşlarla, işgallerle, sürgünlerle, salgınlarla, kıtlıkla imtihan edilen ilk halk değildi. Son da olmadılar. Ancak yaşadığı yerin koşullarını, elindeki olanakların etkisini ve hepsinden önemlisi halkların sorunlara karşı birlik halinde mücadele ederek kazanabileceği fikri ve eylemiyle yükselen en eski örneklerden biri olarak yazıldılar insanlık defterine. Her gün yeni sayfalar eklenmeye devam edilecek o bitmez deftere…