Nurcan Baysal
Dünya, Ezidi kadınlara karşı yapılan “vahşet, dehşet hikayeleri” ile epeyce ilgilendi. Ama bu kadınlara ve Ezidi halkına yapılanlara dair adaletin sağlanması, yurtlarına dönebilmeleri ve tekrar onurlu bir yaşam kurabilmeleri gibi konular pek de ilgi görmüyor…Ezidilerin Şengal’e geri dönebilmesi için tarımsal koşullar çok önemli. Ancak IŞİD özellikle uzun vadeli bir tarımsal tahribat yaratmış durumda. Tohum yok, su yok, hayvan yok, peki Ezidiler yaşamı tekrar nasıl kuracaklar?
Bundan 6 yıl önce, 3 Ağustos 2014 günü Şengal halkı korkunç bir güne uyandı. IŞİD’in saldırıları sonucu 300 binden fazla Ezidi yerinden yurdundan oldu, binlercesi katledildi. Kadınlar ve çocuklar köleleştirilip köle pazarlarında satıldılar. Dünya kamuoyu genel olarak bu katliamın mağdur/kurban hikâyelerini gündeme almakla yetindi. Bu konuda yapılan haberlerin çoğu bu çemberi aşamadı. Oysa bu mesele sadece “kurban” ile “cellat” arasında bir mesele değil; insanlık ve adalet ile ilgili bir meseleydi. IŞİD zulmüne uğrayan kadınlar da sadece “mağdur/kurban” değil; aynı zamanda o zulme karşı yürütülen savaşın tarafı durumundaydılar. Nitekim IŞİD’in yaptığı vahşet ve katliama yakından baktığımızda, bunun sadece bir din meselesi değil; aynı zamanda varlıklarına el koyma, boyunduruk altına alma, kendi iktidarını kurma, işgal, yağmalama, cinsel saldırı ve kölecilik meselesi olduğunu görürüz.
Bu meselenin bir diğer boyutu da IŞİD’in Şengal topraklarını kullanılamaz hale getirmesiydi. Bu savaş suçu da pek gündeme gelmedi, getirilmedi.
Ezidiler bir daha dönmesin diye…
Tarım, Ezidi halkının en önemli geçim kaynaklarından biriydi. Şengal şehri, Şengal dağının güneyindedir, şehir bir ovada kurulmuştur ve ova susuzdur. Güneydeki Solak suyu oldukça cılız akmaktadır. Şengal’de yaşayanlar bu nedenle su ihtiyaçlarını kuyulardan karşılıyorlardı. 73. Ferman öncesi Ezidiler nasıl yaşardı, neyle uğraşırlardı, nasıl tarım yaparlardı, vb. konuları Ezidiler 73. Ferman Katliam ve Kurtuluş isimli kitapta detaylarıyla ele almıştım. Ancak kısaca şunu söyleyebilirim ki tarım ve dolayısıyla suyun Ezidiler ve Şengal için yaşamsal olduğunu bilen IŞİD, tarım bölgelerine kasıtlı olarak zarar verdi, bağları yaktı, besi hayvanlarıyla tarım makinelerini yağmaladı, tarım alanlarına mayın döşedi.
Ezidiler bir daha yurtlarına dönemesin diye IŞİD’in yöneldiği başka bir alan da su kaynakları oldu. Şengal’deki su kuyularının hemen hepsini yok etti. Sadece Şengal değil, Suriye’de ve geçtiği her yerde suya, su kuyularına, su borularına zarar verdi. Çünkü biliyordu, Ortadoğu koşullarında suyu ele geçiren hayatı ele geçiriyor; suyu yok eden hayatı yok ediyor. IŞİD, Felluce Barajı saldırısında olduğu gibi, kendisine karşı savaşanlar için suyu fiziki bir silah olarak kullanmaktan da çekinmedi. Hem Irak hem Suriye’de su IŞİD’in savaş taktiğinin bir parçasıydı. Bazen suyu kullanılamaz hale getirerek, kirleterek tarımı ve yaşamı öldürdü, bazen de çok fazla su kullanarak mahsulleri öldürdü. Suyun kontrolünü ele geçirerek, aslında saldırdığı bölgelerde hâkimiyetini ve meşruiyetini sağladı. Örneğin Musul’da su kaynaklarını ve barajları ele geçirip, suyu dağıttığı için ilk etapta bölgede yaşayanlar tarafından “özgürleştiren güçler” olarak görülmüşlerdi.
Aralık 2018’de Uluslararası Af Örgütü “Ölü Topraklar: İslam Devleti Irak’taki Tarım Arazilerine Kasten Zarar Verdi” başlıklı bir rapor[1] yayınladı. Bu raporda Ezidiler Şengal’e geri dönemesin diye İŞİD’in neler yaptığı anlatılıyor:
“Kuyuların içine moloz, yağ ve diğer nesneler attı ve su pompalarını, kabloları, jeneratörleri ve trafoları çaldı veya bunlara zarar verdi.
Bağları yaktı veya kesti, önemli elektrik hatlarını ise devirdi ve çaldı.
Tarım alanlarına mayın döşedi…”
Rapora göre Ezidilerin Şengal’e geri dönebilmesi için tarımsal koşullar çok önemli. Ancak IŞİD uzun vadeli bir tarımsal tahribat yaratmış durumda. Tohum yok, su yok, hayvan yok, peki Ezidiler yaşamı tekrar nasıl kuracaklar?
Şengal ölü topraklara dönüşmesin
Dünya, Ezidi kadınlara karşı yapılan “vahşet, dehşet hikayeleri” ile epeyce ilgilendi. Ama bu kadınlara ve Ezidi halkına yapılanlara dair adaletin sağlanması, yurtlarına dönebilmeleri ve tekrar onurlu bir yaşam kurabilmeleri gibi konular pek de ilgi görmüyor. Dünya Bankası ve diğer ekonomi kurumları, petrol zengini Irak’ın yaşanan bu yıkımı onaracak parası olduğunu söyleyerek işin içinden sıyrılıyor. 2018’de Irak hükümeti bir restorasyon planı kabul etse de bununla ilgili bütçeyi oluşturmadı, oluşturacağı da yok. Irak hükümeti de tarım ve dolayısıyla geçimleri olmadıkça Ezidilerin Şengal’e dönemeyeceklerini biliyor elbet. Buna rağmen ne bir kırsal onarım süreci başlatıyor, ne de Ezidilerin sesini duyuyor.
Korkum Şengal’in bir gün ölü topraklara dönüşmesi. Çünkü o zaman IŞİD canileri de amaçlarına ulaşmış olacaklar. Peki ya dünyanın bin bir yanına savrulan Ezidiler, toplu mezarlardaki binlerce insan, köle pazarlarında satılan kadınlar, çocuklar, o toprakları IŞİD canilerinden geri almak için ölen binlerce genç?
Onlar için, Şengal ölü bir toprağa dönüşmemeli, yaşamalı…
11.06.2020
[1]https://www.amnesty.org.tr/icerik/irak-islam-devletinden-kalan-yikim-ezidilerin-tarim-yapma-imkanini-buyuk-olcude-yok-etti