MERVAN ÖZDEMİR*
Kürdistan parlamento seçimleri, sancısı iki yılı aşkın süredir çekilen bir siyasi kriz sonrası, 20 Ekim’de gerçekleşti. Seçimlerin birden fazla tarafın zafer iddiası, birçok tarafın ise kabul edemediği bir yenilgiyle sonuçlanması, sancıların daha uzun süre hissedileceğini gösteriyor.
Kürdistan Bölgesi Parlamentosunun tarihi ve geride kalan seçim süreci, önemli aşamalarıyla birlikte incelenmeyi gerektiriyor. Parlamento, ilk kez 1992’de yapılan seçimlerle kuruldu ve halk bugüne dek beş kez sandık başına gitti. Ancak parlamento her dönem güç kaybına uğradı ve görev süreleri sıklıkla uzatıldı.
İlk parlamento döneminde KDP (Kürdistan Demokrat Partisi) ve YNK’nin (Kürdistan Yurtseverler Birliği) anlaşması siyaset sahnesine hâkim olurken, iç savaş nedeniyle süreç aksamalara uğradı. 1996 yılında KDP’nin BAAS rejimiyle ittifak yapması, “31 Ağustos ihaneti” olarak anılan önemli bir olayla sonuçlandı. 1998’de ABD aracılığıyla yapılan Washington Anlaşması ile iç savaş sona erdi ve siyasal harita KDP kontrolünde Hewlêr ve YNK kontrolünde Süleymaniye olmak üzere iki ayrı yönetim bölgesine ayrıldı.
Önceki tüm seçimler gibi beşinci dönemin görev süresi de uzatıldı ve 2022 yılının Ekim ayında yapılması gereken seçimler, iki yıl sonra, 20 Ekim 2024 tarihinde gerçekleşti.
Seçimlerin ertelenme sebepleri ve siyasi kriz
2022 yılı sonlarına doğru seçimi gerçekleştirebilecek işlevsel bir hükümet veya parlamento kalmamıştı. KDP, hükümetin tüm kontrolünü eline almış, bu durum da YNK’ye ve özellikle Süleymaniye’ye karşı bir ekonomik ambargo politikasına dönüşmüştü.
KDP’nin uygulamalarını reddeden YNK, hükümet toplantılarına katılmama kararı alarak boykot etmeye başlamıştı. Bu boykot, KDP’nin uluslararası lobiler aracılığıyla “ideal bir hükümet” olarak sunduğu modelin temelsizliğini açığa çıkardı. Mevcut iktidar yapılanması, önde gelen uluslararası gazetelerde bile “kartondan bir yapı” olarak nitelendirildi.
Parlamentonun tamamen işlevsiz hale geldiği bu süreçte, hükümetin başarısızlığı halkın günlük yaşamına da yansıdı. Memurlar ve işçiler maaşlarını alamazken, öğrenciler burs ve kaliteli eğitim imkânlarından mahrum kaldı ve sokaklara döküldü. KDP, hükümetin ve parlamentonun görev süresini bir yıl daha uzatma kararı alsa da Irak ve uluslararası toplum bu durumu tepkiyle karşıladı. Hemen ardından Irak yargısı duruma müdahale ederek hükümet ve parlamentonun meşruiyetini kaybettiğine hükmetti.
Bu gelişmeler ışığında KDP, seçimlere gitmenin kendi çıkarlarına uygun olmadığını düşünürken, muhalefet de mevcut seçim sistemiyle yapılan bir seçimin kendileri için faydalı olmayacağını savunuyordu.
YNK ve diğer muhalefet grupları, KDP’ye avantaj sağlayan seçim sisteminde değişiklik yapılması talebini gündeme getirdiler. Bu adil bir düzenleme talebi ve devam eden şikayetler, nihayetinde Irak yargısına taşındı. Süreç sonunda Irak yargısı, KDP lehine olan seçim sistemini değiştirerek seçimlerin daha adil bir düzende yapılmasını sağladı.
Yargı müdahalesi ve yapılan değişiklikler
Irak yargısı, KDP lehine olan tek bölgeli seçim sistemini kaldırarak dört bölgeli bir sisteme geçiş yaptı. Yeni düzenlemeyle birlikte Duhok, Hewlêr, Süleymaniye ve Halepçe illeri birer seçim bölgesi olarak belirlendi ve her bölgenin milletvekili sayısı nüfusa göre yeniden hesaplandı.
Önceki tek bölgeli seçim sistemi KDP’ye avantaj sağlıyordu. KDP, Behdînan bölgesinde baskı kurarak siyasi hakimiyetini güçlendirmiş, Duhok ve Hewlêr’de muhalif hareketlere izin vermemişti. Süleymaniye’de ise parçalı bir siyasi yapı bulunuyordu. Bu tablo, tek bölgeli sistemde KDP’ye avantaj sağlıyordu. KDP, özellikle YNK’den oy koparmak amacıyla fonlanan muhalif partileri desteklemişti. Bu yüzden tek bölgeli sistem, KDP’nin işine yararken YNK’ye zarar veriyordu.
Yargı ayrıca seçim komisyonunun KDP’den icazet alarak seçimi yürütme zorunluluğunu ortadan kaldırdı ve azınlık grupları için doğrudan KDP’ye ayrılan 11 kişilik azınlık kotasını lağvetti. Bu değişiklikler, KDP’nin seçimlerdeki avantajını büyük ölçüde zayıflattı.
Değişiklikler sonrası iktidar olamayacağını gören KDP, belirlenen ilk seçim tarihini boykot etti ve süreci aksattı. Boykotun gerekçesini ise azınlık haklarının ihlali olarak açıkladı. Azınlık kotasının kaldırılması muhalefet tarafından da hoş karşılanmayınca, Irak yargısı bu kotayı yeniden gözden geçirdi ve yeni bir kararla 5 kişilik bir kota belirledi.
Artık seçimlerin gerçekleşmesinin önünde hiçbir engel kalmamıştı. 11 Haziran olarak belirlenen seçim tarihi de yargı kararı gecikince son kez ertelendi ve sonuçta belirlenen 20 Ekim’de seçimler nihayet yapılabildi.
KDP’nin iki önemli görüşmesi
Seçim öncesi sürece dair önemli bir anekdotu hatırlatmadan geçmeyelim. YNK, Bağdat’ta gerçekleştirdiği müzakerelerle talep ettiği değişiklikleri elde ettikten sonra, bu kez de KDP, seçim sonuçlarının önceden belirlendiği iddiasıyla, boykot kararı aldığını duyurmuştu. Fakat beklenmedik bir gelişme, KDP’nin bu tutumunu değiştirdi. Mayıs ayında KDP’den Neçirvan Barzani’nin İran’a yaptığı ziyaret ve dini lider Hamaney ile görüşmesinden sonra, KDP 11 Haziran’da yapılması öngörülen seçimlere katılacağını açıklamıştı.
Bu karar değişikliğinin kesin sebebi hâlâ bilinmiyor. Üstelik, Neçirvan Barzani’nin yapılan seçimden sadece dört gün önce Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesi ve görüşmede seçimlerin ana konulardan biri olduğu yönündeki haberler, “bu diplomatik hamlelerin seçim süreciyle nasıl ilişkili olduğu” sorusunu gündeme getirdi.
Adayların belirlenmesi süreci
Irak Yüksek Seçim Komisyonu 24 Ekim gecesi resmî olarak propaganda sürecini başlattı. Aynı gün içerisinde seçimlere katılacak partilerin aday listelerini de yayınladı.
Yüksek Seçim Komisyonu, Hewlêr, Süleymaniye, Halepçe ve Duhok’taki dört seçim bölgesinde toplam 1191 adayın yarışacağını duyurdu. Adayların yarısına yakını Süleymaniye’den çıkmıştı.
Adaylar içerisinde genel bağımsız adayların yanı sıra, azınlıklara ayrılan 5 kürsülük kota için yarışan bağımsız adaylar da vardı. Sonuç olarak 14 parti ve ittifak seçime katılmaya hak kazandı. Partiler kadın adaylara düşük oranda yer verirken, erkek adaylar çoğunlukla ilk sıralarda yer alıyordu. KDP, YNK ve diğer büyük partilerde kadın aday sayısı görece yüksekti. Değişim iddiasındaki irili ufaklı yeni partilerin kadınları görmezden gelmesi ise oldukça manidardı.
Süleymaniye’de KDP stratejisi
Seçimlerin propaganda süreci, özellikle Süleymaniye’deki siyasi arenada büyük bir hareketliliğe neden oldu. YNK’nin güçlü olduğu bu kentte, birçok yeni parti ve ittifakın sahneye çıkması, KDP’nin YNK’yi zayıflatmak için Süleymaniye’de uyguladığı bilinçli bir stratejiydi.
Bu kentte toplam 516 aday yarıştı ve 38 sandalye için mücadele etti. KDP’nin Süleymaniye’ye yönelik stratejisi, YNK’ye rakip olabilecek partiler ve bağımsız adayları desteklemek üzerine kuruluydu. Süleymaniye’de öne çıkan yeni ittifak ve partiler arasında Lahur Talabani liderliğindeki Berey Gel, Bapîr Kamela’nın Serdem İttifakı, Aram Kadir’in Ulusal İttifakı ve liberal Yeni Nesil Hareketi gibi yapılar yer alıyordu. Süleymaniye’deki muhalefeti güçlendirmeyi hedefleyen KDP, YNK’nin etkisini kırmayı amaçladı.
Bu strateji, Kürdistan Bölgesinin siyasi mücadelesinde Süleymaniye’yi merkezi bir sahneye dönüştürdü. KDP’nin Süleymaniye’de muhalefeti güçlendirme çabalarının başarılı olup olmadığı veya YNK’nin bu hamlelere karşı ne kadar dayanıklı olduğu seçim sonuçlarıyla birlikte netleşti.
KDP ve YNK sahada
Parlamento seçimleri yaklaşırken, YNK’nin yükselen etkisi ve KDP ile rekabeti daha fazla keskinleşmeye başladı. Özellikle 2018’den bu yana süren gelişmeler, seçimlerdeki dengeleri yeniden belirleme potansiyeline sahipti.
KDP, bu seçimlerde ilk kez YNK’nin belirlediği gündemin etkisinde kalırken, YNK ise “Yıkacağız” söylemiyle KDP’yi iktidardan uzaklaştırma hedefini vurguladı. Ancak YNK’nin KDP ile birlikte mevcut yönetimde olmasının yarattığı algı, seçmen gözünde bir dezavantaj olarak öne çıkan hususlardan oldu.
YNK’nin KDP’ye göre en büyük dezavantajı, Duhok ve Hewlêr’deki 59 parlamentere karşılık, Süleymaniye ve Halepçe’nin 41 parlamenterle temsil edilmesiydi. YNK’nin çoğunluğu sağlaması için Duhok ve Hewlêr’de oy kazanması kritik önemdeydi.
YNK’nin avantajları ise oldukça dikkat çekici oldu; Kerkük’e YNK’li bir vali atanması, seçim sistemindeki değişikliklerle ölenlerin yerine oy kullanılmasının önlenmesi ve özellikle biyometrik kimlik kartlarıyla oy kullanım zorunluluğu, KDP’nin etkisini azaltacak faktörlerin başında geliyordu. Seçimlerin Irak tarafından denetlenmesi de KDP’nin dezavantajlarındandı.
YNK, yeni kabinenin Süleymaniye’den belirleneceğini ifade eden birçok açıklama yaptı. Peki sonuçlar, YNK’nin bu iddiasını doğrulayabildi mi?
Sonuçlar ve birkaç mukayese
Yaklaşık iki milyon seçmenin oy kullandığı, 210 bin civarında geçersiz oyun sayıldığı Kürdistan Bölgesi parlamento seçimlerinde neredeyse tüm taraflar en az bir kürsü kazandı. Seçimlere katılım oranı yüzde 72 oldu ve bu Kürdistan Bölgesi parlamento seçimleri tarihinin en yüksek katılımıydı.
Seçimin görece galibi 39 kürsü kazanan KDP oldu. KDP’yi, 30 kürsü iddiası bulunan ancak 23 kürsü kazanabilen YNK takip etti. Seçimlerin sürpriz kazananı ise 15 kürsü ile Yeni Nesil Hareketi oldu. YNK’nin parçalanması için Süleymaniye’de yoğunlaşan partilerden Helwest 4, Lahur Talabani liderliğindeki Halk Cephesi 2, Goran 1, sosyalist partilerin kurduğu Kürdistan Bölgesi İttifakı ise 1 kürsü elde etti. İslami partilerden Yêkgirtu 7, Komele Dadgeri 3 kürsü aldı.
Öne çıkan siyasi partilerin “başarılıyız” iddiasında bulunabileceği seçim sonuçları, aynı zamanda karmaşık bir tablo ortaya koyuyor. Evet KDP, YNK ve Yeni Nesil Hareketi oylarını artırırken, iddia sahibi birçok parti de ağır yenilgilerle karşılaştı.
KDP’nin oyu 2021 Irak seçimlerine kıyasla yaklaşık yüzde 40, YNK’nin yüzde 90 ve Yeni Nesil’in yüzde 42 oranında arttı. Ancak 2021’deki seçimlerde katılım oranı sadece yüzde 50’ydi. Dolayısıyla oy artışı kıyaslaması 20 Ekim’deki yüzde 70’e ulaşan yüksek seçmen katılım oranıyla birlikte değerlendirilmelidir.
Bu noktada, sonuçlara bakarken sadece niceliğe odaklanmak yerine, siyasi partilerin seçim kampanyalarını nasıl yürüttüğüne ve seçmen davranışlarının ne şekilde etkilendiğine de bakmak gerekir.
KDP’nin ‘kota’ hakimiyeti zayıfladı
KDP’nin parlamentodaki sandalye sayısı 45’ten 39’a düştü. Yasal değişiklikle parlamentodaki toplam sandalye sayısı da azaltıldığı için, KDP’nin aldığı bu sonuç, yüzde 40,5’tan yüzde 39’a hafif bir düşüşe tekabül ediyor. Yine de önemli bir psikolojik sınır olan 40 sandalye eşiğinin altına düşülmüş oluyor. KDP birinci parti olsa bile bu durum özellikle KDP karşıtı cepheye sembolik bir zafer sunmuş durumda. Aynı zamanda, KDP’nin geçmişte 11 olan kota kürsüsü üzerindeki hakimiyeti de azaldı. Bu da KDP’nin parlamentoda azınlıklar üzerinden kurduğu kontrolü yitirmesi anlamına geliyor. Nitekim 5’e düşürülen kota kürsü sayısından üçünü KDP, ikisini ise YNK aldı. Böylece KDP’nin kota kürsüler üzerinde yıllardır kurduğu hegemonya da bir nebze kırılmış oldu.
Diğer yandan, 15 kürsü elde eden Yeni Nesil Hareketi ve KDP’nin oylarının hileyle artırıldığına dair iddialar bulunuyor. Irak Federal Mahkemesine seçimin iptali için başvuruda bulunacaklarını belirten ve seçimde 4 kürsü elde eden Helwest Hareketi ise parlamentoyu boykot edeceğini açıkladı.
YNK’nin durumu ve olası senaryolar
YNK, tüm engellemeler ve dezavantajlara rağmen, mevcut tabloda KDP’ye mutlak bir iktidarı altın tepside sunacak olan eski seçim sistemini lağvedebildi. Ayrıca seçimlerde tüm fraksiyonlar, demokrasinin Hewlêr ve Duhok’a oranla daha gelişkin olduğu Süleymaniye’ye yoğunlaştı. Her fraksiyonun Süleymaniye’den birer ikişer kürsü kazanmasına rağmen, YNK yine de oyunu ve kürsülerini arttırmayı başarabildi.
Ayrıca seçimden kısa süre önce YNK’den ihraç edilen Lahur Talabani’nin, YNK’ye alternatif olarak kurduğu Halk Cephesi, ortaya koyduğu iddiaya oranla büyük bir yenilgi yaşadı. YNK’deki konforları bozulan ve Bafil Talabani’ye karşı gelen “eski kurtlar” soluğu Hewlêr’de alıp YNK’ye karşı sistematik bir saldırı başlatsalar da etkilerinin olmadığı açığa çıktı.
Bununla birlikte YNK de 30 kürsü iddiasının gerisine düştü ve muhtemelen Yeni Nesil’in yükselişini öngöremedi. Tüm propagandasını KDP’ye yönelik geliştirdi ve Yeni Nesil dahil diğer hiçbir fraksiyonu gündemine almadı. Yeni Nesil’in beklenmedik yükselişi, YNK’nin iddiasına denk bir zaferi elde etmesine engel oldu.
Tüm bunlara rağmen, gelen son açıklamalara bakılacak olursa Kürdistan Bölgesi’nin 10’uncu kabinesinin şekilleneceği merkezlerden biri de Süleymaniye olacak gibi görünüyor. Önceki seçimlere oranla gerileme yaşayan İslami partiler, gelecek hükümette yer almayacaklarını duyurdular. Yeni Nesil de benzer bir açıklama yaptı. Kaldı ki Yeni Nesil, Goran gibi bir alternatif olmak üzereyken hükümete dahil olursa, bir sonraki seçimde Goran’ın yaşadığı kaçınılmaz sonucu yaşayabilir.
Sonuçlara göre KDP, hükümeti tek başına kuramıyor. İrili ufaklı partilerin KDP’ye eklemlenmesi zor değil ancak bu olasılık şu an için ufukta görünmüyor.
Geriye, aslında YNK kulislerinde başından bu yana konuşulan ihtimal kalıyor; YNK ve KDP ortaklığında yeni bir hükümet. Ancak nasıl?
YNK’nin de KDP’nin de işi zor
YNK, bir sinerji yarattı ve toplumda gündem oldu. Artık Kürdistan Bölgesi’nde yeni bir YNK siyasetinden ve belirlediği gündemden söz etmek mümkün. KDP’nin otokratik iktidarına son vereceğini iddia etti ve bu iddia büyük oranda gerçekleştirilmiş durumda. Bu bakımdan, YNK’nin Kürdistan Bölgesi başkanlığına veya başbakanlığına talip olacağı, ancak bu şartla KDP’nin hükümeti kurmasına yol vereceği, konuşulan olasılıklar arasında.
YNK, geleceği düşünerek muhalefette kalmayı da tercih edebilir. Ancak bu durumda Süleymaniye ve Halepçe halkına sosyal hizmetler sağlama olanaklarından olacaktır. Boşluğu da elbette KDP doldurmaya çalışacaktır. Riskli ve zor bir tercih.
YNK, mevcut durumda sadece günceli değil, geleceği de kurgulamaya çalışacaktır: Hem kendi ilke ve ölçüleri doğrultusunda kurulacak hükümeti şekillendirmeye çalışmak, hem de gelecek yıl yapılması beklenen Irak parlamento seçimlerine hazırlanmak… YNK’nin işi oldukça zor ancak tedirgin ve iktidarı sarsılan KDP’nin işi daha da zor görünüyor. Tartışmalar, çok ateşli ve uzun geçecek. Seçim sonuçları, sadece bir başlangıç.
*Gazeteci